Nura Sadakat Forumu
Risale-i Nur Meslek ve Meşrebini Muhafaza Adına, Risale-i Nur Eksenli Paylaşım Forumu
Nura Sadakat Forumu
Risale-i Nur Meslek ve Meşrebini Muhafaza Adına, Risale-i Nur Eksenli Paylaşım Forumu
Nura Sadakat Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Nura Sadakat Forumu

Risale-i Nur Meslek ve Meşrebini Muhafaza Adına, Risale-i Nur Eksenli Paylaşım Forumu
 
PortalAnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye

Aşağa gitmek 
+2
TESANÜD
davudi
6 posters
YazarMesaj
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 00:44



بِاسْمِهِسُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسًبِّحُ بِحَمْدِهِ
السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحِمَةُ اللَّه

Hasan Feyzi'nin Denizli hapsinin ve civarının has talebelerini temsil ederek, onların namına üstadının vasiyetnamesi ve zehirlenmeden şiddetli hasta olması münasebetiyle yazdığı bir mersiyedir.
Vefat haberlerini almış gibi kalemi ağlamış. Lahikaya geçirilsin.
Said NURSİ

السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحِمَةُ اللَّه
وَبَرَاكَاتُهُ بِعَدَدِ عِلْمِ اللَّهِ فَدَاكَ اَبِى وَاُمِّى وَنَفْسِى يَااُسْتَاذِى
Anam ve babam ve tatlı canım sana feda olsun üstadım. Birkaç gündür, acılarımıza zehirler katan ve ciğerlerimize şişler ve hançerler saplayan ve gözyaşlarımızı kızıl ırmaklara çeviren acı ve kara haberler almaktayız. Işığında derdimize devalar aradığımız o mübarek ay, akibet husufa mı uğruyor. Nuruyla bu güzel vatanı aydınlatan ve parlatan Üstadımız, bir daha dönmemek ve bizlere görünmemek üzere, âkıbet göç mü ediyor. Vâ halila.
Neşr ve tamim buyurduğunuz vasiyetname, bizler için hakikaten böyle bir kara haberi bildiren bir ye's ve matem işareti midir ? Yoksa yıllardan beri rûy-ı zeminde ağlayıp, inleyen kimsesiz müslümanların, büsbütün kurtuluş beşareti midir ? Bize bir haber sal. Sal ki; eğer böyle bir beşaret ise; senelerden beri hep ağlayan gözyaşlarımızı tutup, biraz da gülmesini bilelim ve öğrenelim.
Acaba bu, bize tahminlerimizi te'yid ve takviye edecek bir nevruzîmi Yoksa Maazallah gözyaşlarını çağlatıp umman edecek bir nevmidi mi verecek ? O bir vasiyetnâme mi? Yoksa bir tebriknâme mi ? Yoksa oğul, uşak, ve aileden mahrumum, belki bana yas tutan ve mersiyye yazan olmaz diye, kendi mersiyyeni kendin mi yazdın üstadım.


En son davudi tarafından 2009-04-27, 01:01 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 00:45

Senin sayısı yüzbinleri aşan büyük bir aile efradın var. Hem öyle ki: Eğer istesen, hepsi sana hayatlarını fedaya hazır, sana üçyüzelli milyon insan yas tutup ağlar. Belki sana aylar ve güneşler de ağlar, sana melekler mersiyeler okur ve yazar. Sana, seninle beraber daima لاَاِلَهَ اِلاَّ اللَّه deyip zikir eden geceler de, gündüzler de ağlar üstadım.
Şimdiye kadar hangi ölünün böyle milyonlarca yascısı, mersiyyecisi ve aile efradı vardır ki: Bize sultanların ve hakanların bile bırakamayacağı bir mirası, çok zengin ve büyük bir hazineyi ölmeyecek olan Risale't-ün Nur'u armağan edip asıl dosta gidiyorsun.
Allah senden ebediyyen râzı olsun üstadım. Demek bundan sonra kederlerimizi onunla giderip, bütün müşkillerimizi o Risale-i Nur'a havale edeceğiz ? Gece ve gündüz hep onunla mı müteselli olacağız ?
Demek حَيَاتِى خَيْرٌ لَكُمْ وَمَمَاتِى خَيْرٌ لَكُمْ diyerek hayatının bizim hakkımızda hayırlı ve nurlu olduğu kadar, mevtinin de aynı vecihle yine bizler için iyi ve hayırlı olduğunu göstermek istiyorsun. Şahsıma ait diye, belki bu yazılarımı da kabul etmek istemezsin, fakat kabul buyurmanı rica ederim. Çünki ben, seni medh ve sena etmiyorum. Ben senin medhini ve vasfını, hep Hazret-i Kur'an'a havale ediyorum.
Esasen bende o dil, o kudret o iktidar yok ki; ben ancak, bu ölme ve göçme hadisesinin bize saldığı elemlerden ve yağdırdığı kederlerden, ancak bir damlasını yazıyorum.
Zaten şimdiye kadar sana Gavs dedik, Münci dedik, Kutub dedik hiçbirini kabul etmedin. Veli dedik, Hazret dedik, asla iltifat etmedin. İsmini ve resmini, nam ve nişanını hep unutmak ve unutturmak istedin. Kendini hâk ile yeksân ettin, son Ebu't- türab da sen oldun. Senin Kur'an hâdimliğinin meddahı ve vassafı o Hutbe-i Ezeliye iken, biz âcizler seni nasıl medh edebilirdik, nasıl tarif ve tavsif edebilirdik.
Madem ki, Kur'an sana Said ( سعيد ) demiş.. Elbette sen saidsin hem ismin ve hem resmin saiddir.
Madem ki, Kur'an sana Said ( صعيد ) demiş.. Elbette hem için temiz ve tahir, hem de dışın.
Madem ki, Celcelutiyye sana Bedi' demiş. Bundan daha güzel medh ve bundan daha a'lâ ve ezka bir vasıf mı olur? Sen böyle nişanlar ve ihsanlarla bu
asrın bir hidayet serdarısın.
Bizler senin kadrini ve bu kıymetini bilemedik. Senin büyük kadrini ve şanını gelecek olan asırlar takdir edip, asıl menkıbe ve mersiyyeni yine onlar yazacaklar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 01:03

Âh... ne olurdu, şimdi şu sayılı nefeslerini verdiğin şu anda, şu son deminde, huzurunda ve yanında bulunup, sana hizmet edebilse idim. Son kelamını ve son vasiyetini işitebilse idim. Hararetten kuruyan o mübarek ağzına sıcak bir fincan çay, birkaç damla su verebilse idim. Ağrıyan mübarek kollarını ellerimle tutup oğuşturabilse idim.
Risale't-ün Nur'un te'lifini tamam edip, neşrinin dahi esbabını te'min ve tanzim ederek ve talebelerinize, biz acizlere bırakarak ebediyete, Refîk-ı A'laya ve Allah'a gidiyorsun. Âlem-i ervaha uçtuğunda bizi unutma.
Büyük ağabeyimiz ki, şanlı ve muhterem Şehid Hâfız Ali'dir. Ona ve bütün kardeşlere ve ecdada ve atalara ve evliyanın büyük ruhlarına bizden selâm et. Halet-i nez'imizde, ve berzahımızda, Ruz-i ceza ve mahkeme-i kübramızda bize şefaatçi ol..
Âh.. Demek o sû-i kastçılar, nail-i meram mı oluyor. Demek güzel yüzün, bize artık haram mı oluyor ?
Âh.. Ahbabın ağlayıp, a'danın güleceği böyle kara bir günü görmek istemezdik. Biz hep, halâsı bekler ve arardık. Demek onlara bayram, bize matem mi var. Biz dostlara ne diyelim, seni soranlara ne cevap verelim. Demek bundan sonra, seni bu dünyada şu baş gözümüzle bir daha görmiyecek miyiz? Artık vuslat, hasrete mi döndü ? Öyle ise rüyamızda olsun bize görün dur. Kusurumuza bakma, âlem-i hayal ve menamda olsun teselli buyur. Biz senin terhisini ister ve serbest olmanı dilerdik, fakat öyle mevt tezkeresiyle değil. Yoksa ten kafesinden uçan cankuşunun, daha şen ve daha serbest beden kınından çıkan o ruh kılıncının, daha parlak, daha keskin olacağını ve o vakit bize daha şefik ve daha rahim ve daha kurtarıcı olacağı için mi, ölümü arzuladın Üstadım.
Çünkü Hâfız Ali'yi evvelce yerine bedel göndermeye razı olduğun ve icra ettiğin halde, bu sefer hiç bir bedel ve feda da kabul etmiyorsunuz. Husrev gibi bir sevgilinin, senin yerinde ölmek teklifini red ediyorsunuz.
Demek göç ve sefer muhakkak mı üstadım. Demek Hazret-i İmam-ı Ali'yi ağlatıp, Ömer'i şaşırtan, Ehl-i Beyti inletip, Medine-i Münevvereyi karartan o hâl-i pür-melalin bir nümunesi, âkıbet bizim garip başlarımıza da mı çöküyor. Pek vakitsiz pek erken değil mi Üstadım..
Sana bu mektubum acaba son mu olacak, diye titriyorum. Gerçi sen diyorsun; mektuba, şahsa ve söze ne hacet, bize uzaklık ve yakınlık yok, birimiz şarkda, birimiz garbda veya kabirde olsa, yine istediğimiz zaman görüşebiliriz. Evet âmenna bu doğrudur. Fakat benim gibi körler ve körpeler ne yapsın Üstadım.
Otuz yıl evvel lemeatınızda yazdığınız:

"Yetmişinci olmuştur, o mezara bir mezar taş,
Beraber ağlıyor hüsran-ı İslam'a."

hakikatı bu muydu, böyle mi tecelli edecekti ? Aziz canınızın canan eline cemal güllerine ermesi bu dem mi idi ?
Yirmibeş yıldır çekmekte olduğunuz çilelerden halâs ve necatınız böyle ölümle mi, ayrılıkla mı olacaktı ? Acılar ve ağrılar çeken ve zehirler içen o mübarek kalbinizin istirahatı, böyle varıp kara toprağa yatmakla mı olacaktı ?
Hiçbirimizin huzurunuzda hazır bulunmadan ve bu gözümüzle bir daha görmeden, yapayalnız ve hücra bir köşede bu ölümün, bu ufulün ne acı ve ne hazin.. Günün birinde birdenbire Üstad ölmüş âh.. diye bir ses işitmek, veya bir iki satırlık mektup almak, veyahut rüyada görüp pür-telaş uyanmak ve sarsılmak ne kadar elim Üstadım..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 01:09

Mübarek vasiyetnamenizi görmek ve okumakla ve korkulu ve endişeli haberler gelmekle beraber, biz hâlâ bu irtihal ve mevt hâdisesinin bu kadar yakın bir zamanda vuku bulacağına inanamıyoruz. Hattâ bunu şu surette te'vil ve hayır ile tefsir ederek, bunun eza ve işkencelerden ve esaretten kurtulması ve dirilmesi alametidir diye telakki ediyoruz.
Evet madem ki, اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَ var. Senin de birgün olup öleceğini biliyoruz. Fakat böyle tenha ve garib, mesmum ve mağmum ve işkencelerle ve biraz da mevsimsiz olarak değil;
Yirmibeş senedir, seni hep menfalarda ve hep hücralarda arayan bu hicranlı gönüller, demek hiç mi gülmeyecek. Üç-beş sene hatta bir senecik olsun, gözlerimizle serbest olarak, bu derdliler ve kimsesizler hiç mi görmeyecek.
Zehirli yılan ve akreplerin bile gezip dolaşmasına, vahşi ve kafirlerin bile serbest yaşamasına açılan bu yeryüzü, yalnız sana mı yasak. Dünya kurulalı akan ve harlayan ve her zîruha helâl ve mübah olan gümüş gibi ırmak ve çayların tatlı ve serin suları, bağ ve bahçe ve gülistanları ve bunların türlü çiçek ve meyveleri yalnız sana mı memnu.
Çekilen âhlar yüzünden yalnız senin değil, yüzlerle yerinden delinen hepimizin ciğerlerimizin tamiri ve tedavisi kabil değil. Biz hep ağlayan bu beşeriyetin gözyaşlarının seninle, yani Risale-i Nur ile dineceğine, hep sızlayıp acıyan kalblerin, hâdim olduğun
nurlarla teselli bulacağına bel bağlamış ve inanmıştık.

Böyle bir emr-i Hak vuku bulduğunda, seni nerede defn edeceğiz. Konya'da Hazret-i Mevlana' da mı ? Civar-ı Hazret-i Eyyüb'de mi ? Yoksa Cennet-ül Mualla veya Cennet-ül Baki'de mi ? Bunu bize açıkca bildir.
Hayır üstadım, gel biz seni Risale-i Nur tercümanı şahsiyetiyle gönlümüze gömelim. Her zaman seni orada görelim, görüşelim, her zaman sevelim ve sevişelim ve söyleşelim. Yahut bu ciheti
مَا قَبَضَ اللَّهُ نَبِيًّا اِلاَّ فِى الْمَوْضِعِ الَّذِى يَجِبُ اَنْ يُدْفَنَ فِيهِ
Hadis-i Âlisine havale ederek, vasiyetnamenizde onun için mi beyan ve tasrih buyurmadınız. Eğer böyle ise Emirdağını intihab ve ihtiyar ettiğiniz anlaşılıyor.
Âh..O Emirdağı... biz onun nasıl bir dağ olduğunu hâlâ anlayamadık. ondaki esrarı hâlâ çözemedik. O dağ hakikaten Emirdağı mı ? Yoksa esirdağı mı ? O dağ ( طاغ ) bize bir dağ ( داغ ) oldu. O dağın vurduğu dağ ( داغ ) yine bizi dağladı. Onun dağı bizi yaktı, kavurdu. O dağ bizim bir dağımız üzerine binlerle dağ vurup, hepimizi dağdâr-ı hüzün ve elem etti.
Âh.. o dağ yüzbinlerle kardeşin yetim kalmasını kasdetti. Hepimizi diri diri ateşlere yaktı. Hasılı o dağ seni harab, bizi kebab etti üstadım. Ona emirdağı değil Emerdağı, eceldağı demeli. Seni aramızdan alıp kendine ve içine çeken o dağa, emirdağı değil, Emendağı demeli.
Ey اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ nefs-i rahmaniyesiyle dirilen Üstadımız.. Said öldü desek, inanırlar mı ? Hem Said ölür mü, ölen şaki ve hayvan değilmidir ? Buyurduğunuz gibi bu ancak bir yer değiştirme ve muvakkat bir ayrılmadır. Fakat bizim için çok acı çok..
"Ey benim kıymetli babam" diye ağlayan Fatıma't-üz Zehra anamız gibi " Ey seyyidimiz, ey Üstadımız.. Va esefa, va kürbeta " diye yaşlar döküp ağlıyoruz. O anamızın dediği:
صُبَّتْ عَلَيَّ مَصَائِبُ لَوْ اَنَّهَا عَلَى الأَيَّامِ صِرْنَ لَيَالِيًا
misillü biz de deriz:
Âh sevgili üstadımız.. Üzerimize öyle musibetler çöktü ve döküldü ki; eğer o musibetler şu güneşli güzel gündüzler üzerine dökülse ve yağsa idi,gündüzler kararır muhakkak gece olurdu.
Artık bundan sonra yapacağımız birşey varsa, o da semler içen, gamlar çeken üstadınız göçtü bekaya, hasret kalan kardeşlerim, dostlarım size olsun elveda deyip, ağlamak hep ağlamak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 01:15

Üstadım sen dünya lezzetini tatmadan, ömründe bir kere olsun bu fena güllerine el uzatmadan ve uzana uzana bir saat bile sıcak ve rahat döşeklerde yatmadan, akıbet bırakıp gidiyorsun. Şimdi biz Hacca't-ül Veda'sız böyle bir ölüme nasıl inanalım.

Ey Fahr-i Alemin nurdan incisi,

Ey ehl-i İslâm'ın bir müncisi,

Gel sana bir değil, bu sefer bin bedel verelim de şu rıhlet, şu hicret şu hicran daha bir kaç sene sonraya kalsın. Hep beraber arz-ı hicaza varalım. Ka'be'ye yüzler sürelim, bizi Arafat'a çıkar. Son sözlerini Hind'den, Yemen'den, Irak'dan, Afgan'dan ve dünyanın her yerinden o mahall-i mübarek ve mukaddeste toplanan bütün müslümanlara, bütün âşıklara ve bütün hicranlı gönüllere söyle, bize (اَلاهَلْ بَلَّغْتُ) ı tekrarlayıp,فَلْيُبَلِّغُ الشَّاهِدُ مِنْكُمْ الْغَائِبُ derken , alem-i gayb ve ervaha işte oradan pervaz et. Mübarek cesedini alıp hürmetle Harem-i Şerif'e getirip, pâk olan vücudunu âb-ı zemzem ile gasl ederken, biz de bir taraftan hiç durmadan akan gözyaşlarımızla yıkanıp, arınalım.
Mübarek nâşını Risale-i Nur'dan yapılan ak kefene kat kat sarıp, Misk-i anberle buhurladıktan sonra, öd ağacından yapılan hususi tabuta koyup, son defa olmak üzere, bir daha ellerini öperek Kabe-i muazzamanın kara perdesini de üstüne çekerek, Hacer-ül Esved huzuruna çıkalım. Ka'be avlusunda toplanan ve daireler şeklinde saf, saf dizilen yüzbinlerle ehl-i îman ve melaike-i arz ve âsumana, o aziz ruhun imam olup cenaze namazını eda edilim. Arştan ve hatiften duyulan " nice bilirsiniz
" sualine;

Fahr-i Alemin nurdan bir incisi bu,
Ehl-i İslâmın büyük bir müncisi bu,

Şanında söylemiş Kur'an-ı Mecid, hep,


فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَعِيدٌ
diye cümleten cevap verip, oradan başlarımız ve parmaklarımız üstünde, yalın ayak ve baş açık, arz-ı Hicazı velveleye ve dehşete salan tekbir ve tehlil sadaları ve meleklerin de çıkardığı yas ve matem sesleriyle, Medine-i Resulullah'a ve Ravza-i Mutahhara'ya الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللَّه
İşte emanetin, işte
Risale't-ün Nur'un kahramanı, işte Kur'an'da (Said) ve Hadiste (Seyyid) diye söylenen mübarek üstadımız diyerek, seni fahr-i Aleme sunalım. O nurani yeşil perdeler arkasında uzanan Muhammedimizin ( S.A.V.) mahbubumuzun nur elleri, tabutunu kendine ve kabr-i saadetine çekerken, hepimiz bayılıp bir daha ayılmamak üzere, ALLAH na'rasıyla Ravza-i Pâk'e serilip ve اِنَّا لِلَّهِوَاِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ olup biz de canlarımızı cananımıza verelim ve
وَلَوْ اَنَّهُمْ اِذْ ظَلَمُوا اَنْفُسَهُمْ جَاؤُكَ فَاسْتَغْفِرُوا اللَّه وَاسْتَغْفَرَ لَهُمْ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّه تّوَّابًا رَحِيمًا sırrına erelim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
davudi
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
davudi


Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 01:23

Hazretinize Buradan Ayrılık Söylemiştim.


Çekilip nur-u hidayet, yine zindan olacak
Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak,
Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm,
Çünki hicran dolu kalbim, yine hicran olacak.
Yine göç var diye, mecnuna haber verme sakın,
Yine matem, yine zâri, yine efgan olacak.
Açılan ol gül-ü tevhid, sararıp solsa gerek,
Kapanıp Ka'be-i irfan, yine viran olacak.
Haber aldım ki, yarın yâd olacakmış bize yâr
Ne büyük yare ki, kimler buna derman olacak,
Bu büyük derd-i elemden, kime şekva edeyim.
İşiten nâlemi, hep ben gibi nâlân olacak
O şifa-bahş olan envarını sen çeksen eğer,
Bana kim nur verecek, kim bana Lokman olacak.
O temiz pak nefsin âb-ı hayatı bu çölün,
Onu dûr etme ki, her ferd ona reyyan olacak.
Hele ol nur-u şerifin, kime değmişse eğer,
Küçücük zerre de olsa, meh-i tâbân olacak.
O lütufkâr, o keremkâr eli öptükçe, benim,
Bu küçük kalb-i hazinim, yine handan olacak.
Bab-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem,
Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban (Haşiye) olacak.
Nazarın erse, garib başıma ey nur-u Hüda,
Bu gün artık bu hakir bende de umman olacak.
Bu anasır, yüzüne her ne kadar çekse hicab;
Yine haksın, buna şahid yine Kur'an olacak.
Kab-ı Kavseynden alıp dersimi, bildim ki ayân,
O güzel nur-u bedi' mânevi sultan olacak.
Sakınıp, Feyzi-i bîçareye bahs açma bugün,
Yeni baştan yine şeyda, yine giryan olacak.
Bîçare talebeniz
HASAN FEYZİ



Haşiye: Bu şehid kardeş gibi, Nurun kahraman fedakar şakirdlerinin pek kuvvetli duaları o zehiri kırdı. O vasiyetnamenin hükmünü te'hire vesile oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
TESANÜD
Moderatör
Moderatör
TESANÜD


Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 26/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-27, 16:28

MAŞAALLAH davudi KARDEŞ ÇOK GÜZEL BİR MEVZU SEÇMİŞSİN,ÇOK EMEK VERİP HAZIRLAMIŞSIN... ALLAH ECRİNİ ZİYADELEŞTİRSİN...
Hem size bundan evvel yazdığım mektubdaki şiddetli hiddetim ve dimağımdaki perişaniyet, şimdi tahakkuk etti ki, o kahraman kardeşimizin vefatı gününden başlamış. Hattâ o tesir, ihtiyarımı selbetmişti. Öleceğim diye hizmetçiye vasiyetimi söyledim. Demek ikinci bir ruhum hükmünde, Hasan Feyzi benim bedelime ölmüş ve ölüyor. Hattâ onun vefat mektubu, bütün bütün âdetime muhalif bir buçuk saat elimde iken açamıyordum. Her ne ise... Bütün bu elîm acılara mukabil, inayet-i İlahiye imdada geldi; hem kendimi, hem onu, hem Nurcuları mesrurane ruh u canımızla ta'ziye içinde tebrik ettim. Bin bârekâllah ve binler rahmetullah dedim, terhisini alkışladım.
(Emirdağ - 1 - 186)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MUHAKEMAT
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
MUHAKEMAT


Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 41
Kayıt tarihi : 20/02/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-29, 21:34

Ayrılık şiirinin açıklaması

Hidayetin nuru çekilince, yine her taraf karanlık olacak, yine ayrılık, yine hasret, yine hüsran olacak.

Ey ağlayan gözlerim, yaş yerine kan akıtarak ağla, çünkü, ayrılıklarla dolu olan kalbim yine ayrılıklarla dolacak

Yine göç ve ayrılık var diye mecnuna haber verme sakın. Çünkü yine matem, yine feryat, yine inleyiş ve yine figanlar olacak.

Açılan tevhid gülü bu ayrılıktan dolayı sararıp, solacaktır. İrfan burcu, iman ocağı yine bu ayrılıktan dolayı viraneye dönecektir.

Ben işittim ki yarın sevgili bize yabancı olacakmış, bizden ayrılacakmış. Bu öyle büyük bir yara ki, bu yaraya kimler derman olabilecek?

Bu büyük dert ve elemden ben kime şikâyet edeyim, çünkü benim dert ve elemimi işitenler de benim bu inleyişim karşısında inlemeye başlayacaklar.

O şifa veren nurlarını eğer sen benden çekersen, bana kim nur verecek, beni kim aydınlatacak? Benim dertlerime kim Lokman olup, tedavi edebilecek?

Ey sevgili Üstadım, senin o temiz pâk nefesin bu çölün, bu kurak talebenizin hayat suyudur, can kaynağıdır, ne olur bu hayat menbaını benden uzaklaştırma, çünkü benim gibi her fert, her şahıs bu kaynaktan bana kana kana içip doyacaktır.

O şerefli nurun kime değmişse, o nurla şereflenenler küçücük bir zerre de olsalar, o nur sayesinde ışık saçan bir ay parçası olacaklardır.

O ulu sultanın lütuf ve kerem dolu mübarek elini öptükçe benim küçücük kalbim sevinç sürûrla dolacak.

Ey büyük Üstad, senin feyizli kapından uzakta kalmaya asla dayanamam, bu ıraklığı çekemem.

Benim adağım, arzum ve dileğim şu ki, canım sana kurban olsun, hayatım sana feda olsun.

Senin bakışın benim garip başıma bir değse, sen bana bir nazar etsen ey Allah'ın nuru! O zaman bu küçük kul, o vakit, o nur sayesinde bir umman olacaktır.

Bu mevcudat yüzüne her ne kadar perde çekse, seni görmemezlikten gelse, sen yine haksın, buna şahid ise Kur'an'dır.

Ben dersimi Kab-ı Kavseynden aldım ve gayet açık bildim ki, bu güzel ve eşsiz nur bütün dünyaya sultan olacaktır.

Sakın! Bu bîçare Hasan Feyzi'ye herhangi bir bahis açma, çünkü bu Hasan Feyzi yeni baştan âşık olacak, yeniden ağlamaya başlayacaktır.(KAYNAK SON ŞAHİTLER 2.CİLD)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
müdakkik
Müdakkik Üye
Müdakkik Üye
müdakkik


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 26/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-30, 01:53

Değerli kardeşim, Hasan Feyzi Ağabey'in şiirinin açıklaması diye Son Şahitlerden yapmış olduğunuz alıntı, aslında şiirin açıklaması değil, günümüz türkçesine uyarlanmış bir halidir. Şiirin harika üslubu basitleştirilmiş ve asli güzelliğine zarar verilmiştir. Tabiki bu kusur size değil alıntı yaptığınız kaynağa aittir. Size, çabanızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Şiiri açıkladığını iddia eden zatlar, ellerinden geliyorsa, şiirde geçen "Kab-ı Kavseynden alıp dersimi, bildim ki ayân," gibi ifadeler ne manaya geliyor, kab-ı kavseynden nasıl ders almış, bu ne demektir bunları izah etsinler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MUHAKEMAT
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
MUHAKEMAT


Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 41
Kayıt tarihi : 20/02/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-30, 14:00

müdakkik demiş ki:
Şiiri açıkladığını iddia eden zatlar, ellerinden geliyorsa, şiirde geçen "Kab-ı Kavseynden alıp dersimi, bildim ki ayân," gibi ifadeler ne manaya geliyor, kab-ı kavseynden nasıl ders almış, bu ne demektir bunları izah etsinler.


İNŞAALLAH SİZİN ÖĞRENDİĞİNİZ KAYNAKTAN BİZLERDE ÖĞRENMİŞ BULUNUYORUZ...LAKİN BURDA O CEVABI İLAN ETMEYİ MÜNASİB GÖRMEDİĞİMİZDEN HEM HERKESE İZAHI KOLAY OLMADIĞINDAN ŞİMDİLİK O MEVZUNUN İZAHINI BAŞKA VAKTE TAALLUK EDİYORUZ YİNE DE HASSASİYETİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...SİZLER GİBİ MÜDAKKİKLERİ ARAMIZDA GÖRMEK BİZLER İÇİN İSTİKBALE DAHA ÜMİDLE BAKMAYA VESİLE OLUYOR...BAKİ-İ HAKİKİNİN BİRLİĞİNE EMANET OLUNUZ VESSELAM...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kasva
Yeni Üye
Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 9
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 11/02/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-30, 23:16

sevgili kardaşım muhakemat!
müdakkik kardeşimizin vermiş olduğu cevab-ı müdakkikanesine bitamamiha katılmakla beraber eğer "kab-ı kavseynden alıp dersimi bildim ki ayan" gibi ifadelerin ulvi manalarını hakikaten biliyorsanız izahını yapmanızı rica ediyoruz. vesselam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
muallim
Moderatör
Moderatör
muallim


Mesaj Sayısı : 211
Kayıt tarihi : 25/01/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-04-30, 23:30

ayrılık şiirinin açıklaması diye güzelim şiiri ne hale getirmişler. aceba Muallim Hasan Feyzi ağabey ahirette bunun hesabını bizatihi soracakmıdır diye bir soru şimdi kafamda belirdi. ayrıca mezkur hakikatli şiirin türkçeleşmesi demek Risale-i Nur'un bir parçası olması hasebiyle Risale-i Nur'uda sadeleştirmek anlamını taşıması öyle bir cürümdür ki ağırlığının dünya mizanlarıyla tartılması mümkün değildir. Cenab-ı Allah Risale-i Nur'a Sadık talebe olabilmeyi bizlerede nasib etsin inş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MUHAKEMAT
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
MUHAKEMAT


Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 41
Kayıt tarihi : 20/02/09

Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Empty
MesajKonu: Geri: Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye   Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye Icon_minitime2009-05-01, 00:02

kasva demiş ki:
sevgili kardaşım muhakemat!
eğer "kab-ı kavseynden alıp dersimi bildim ki ayan" gibi ifadelerin ulvi manalarını hakikaten biliyorsanız izahını yapmanızı rica ediyoruz. vesselam

YUKARIDA İZAHINI YAPMAMA GEREKÇESİNİ YAZDIK,BAKARSANIZ İNŞAALLAH ANLARSINIZ, ALLAH RAZI OLSUN...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hasan Feyzi Ağabey in Üstada yazdığı mersiyye
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Üstad (r.a) için Hasan Feyzi Ağabeyinin yazdığı şiir
» ABDULLAH YEĞİN AĞABEY KİMDİR?
» ÜSTADA MEVLANA HALİDDEN KALAN CÜBBESİ F.G DE Mİ?
» Küçük Hüsrev Mehmet Feyzi ağabeyin bir fıkrası
» ZÜBEYR AĞABEYİN KARDEŞİ HAYDAR BEYE YAZDIĞI BİR MEKTUBU

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Nura Sadakat Forumu :: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ :: Bediüzzaman'ın Saff-ı Evvel Nur Talebeleri-
Buraya geçin: