Nasıl ki, herbir mahlûk-u cüz'î üstünde ehadiyetin sikkesi olduğu gibi;
herbir nevi üstünde, herbir küll üstünde, ta mecmuu âlem üstünde sikke-i ehadiyet ve hâtem-i vahidiyet ve turra-i vahdet gayet parlak bir surette vaz edilmiştir.
İşte bak, sath-ı arzın sayfasında, bahar mevsiminde, Nakkaş-ı Ezelî, en ekal üç yüz bin nebatat ve hayvanat envâını haşir ve neşreder.
Nihayetsiz ihtilât ve karışıklık içinde, nihayet derecede imtiyaz ve intizamla bunları iade edip haşrediyor.
Çendan bir kısmını aynen iade etmiyor.
Fakat ayniyet derecesinde bir müşabehet ve bir misliyetle iade ediyor.
{Mesnevi-i Nuriye / 13.Ders / 7. Lema}