Vahşi Şaban ağabey anlatıyor: “Bir defâsında Isparta’da ki Üstâdın kaldığı dersânenin sofrasında, sofrada yuvarlak ince yüksekçe bir tencere içinde bulgur pilavı yiyorduk. Üstad içeriden odasından çıktı. Elinde küçük bir fincan vardı. Dedi ki; “Ben bu günlerde çok oburlaştım. Bir fincan tereyağını bu sefer bir haftada bitirdim.” dedi. Halbuki, ben onun bir haftada bitirdim dediğini bir kerede yesem, dişimin kovuğunu bile doldurmazdı. Bir kere bile beni doyurmazdı. Sonra bize bakarak dedi ki; “Siz bu bir tencere pilavı bir kerede mi yiyorsunuz.? Ceylan Ağabey dedi ki; “Ohoo Üstâdım bu ne ki, bunu bitiriyoruz. Bir tencere daha doldurup onu da yiyoruz.” Üstâd tebessüm ederek dedi ki, “Siz gençsiniz, çalışıyorsunuz. Yiyin size helal olsun.”