Risale-i Nur, hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor; başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki: Îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolayı, Risale-i Nur'dadır. Evet, onbeş sene yerine onbeş haftada, Risale-i Nur o yolu kestirir, îman-ı tahkikîye isal eder. Bu fakir kardeşiniz, yirmi sene evvel, kesret-i mütalâa ile, bazan bir günde bir cild kitabı anlayarak mütalâa ederken; yirmi seneye yakındır ki, Kur'an ve Kur'an'dan gelen Risâle-i Nur bana kâfi geliyordu. Bir tek kitaba muhtaç olmadım, başka kitabları da yanımda bulundurmadım. Risale-i Nur, çok mütenevvi' hakaika dair olduğu halde; te'lifi zamanında yirmi senedenberi ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem mâdem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum ve meşgul olmuyorum. Siz dahi, Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lâzımdır; belki bu zamanda elzemdir!..
(Tarihçe-i Hayat 287 p2)