DİYORLAR: "Said, yanında başka kitapları bulundurmuyor.. Demek onları beğenmiyor.
Ve İmam-ı gazali'yi de(R.A.) tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına getirmiyor."
İşte bu acib manasız. sözlerle bir bulantı veriyorlar. Bu nevi hileleri yapan,
perde altında ehl-i zındıkadır; fakat, safdil hocaları ve bazı sofuları vasıta yapıyorlar.
Buna karşı deriz ki: Haşa, yüz defa haşa!... Risale-i Nur ve şakirdleri, Hüccet-ül-İslam İmam-ı Gazali
ve beni Hazret-i Ali ile bağlıyan yegane üstadımı beğenmemek değil, belki bütün kuvvetleri ile
onların takip ettiği mesleği, ehl-i dalaletin hücumundan kurtarmak ve muhafaza etmektir.
Fakat, onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkan-ı imaniyeyi sarsmıyordu.
O muhakkik ve allame ve müçtehit zatların asırlarına göre münazara-i ilmiyede ve diniyede isti'mal ettikleri
silahlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden;
Risale-i Nur, Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'dan hem çabuk, o nurani eserlerdende istifade etsek.
Hem Risale-i Nur şakirdlerinin yüz mislinden ziyade zatlar, o kitaplarla meşguldürler ve o vazifeyi yapıyorllar.
Biz de, o vazifeyi onlara bırakmışız. Yoksa haşa ve kella! O kudsi üstadlarımızın mübarek eserlerini
ruh u canımız kadar severiz. Fakat, her birimizin birer kafası, birer eli, birer dili var, karşımızdada binler
mütecaviz var. Vaktimiz dar. En son silah, mitralyoz gibi Risale-i Nur bürhan larını gördüğümüzden,
mecburiyetle ona sarılıp iktifa ediyoruz."
(KASTAMONU LAHİKASI 182-183)