Bu zamanımızın garipliklerinden biri de, kendisinin inançlı ve imanlı olduğunu söyleyen bazı kimseler, dinî hükümlerin kabulünde aynı inancı ve imanı gösteremiyorlar. Bediüzzaman Hazretleri böyle kimselerin durumunun ne olduğunu şöyle bildirir:
«Şimdi ise frenk usulünün ve medeniyet namı altında[74] bid'atkârâne ve şeriat-şikenâne cere­yanlara[75] taraftar olduğu halde, ALLAH’a, âhirete, Peygambere imanı da taşıyor ve kendini de mü’min biliyor. Madem hak ve hakikat olan şeriat-ı Ahmediyenin kavânînini iltizam etmiyor[76] ve hakikî tarafgirlik etmiyor, gayr-ı müslim bir mü­’min oluyor.
İmansız İslâmiyet sebeb-i necat[77] olmadığı gibi, bi­lerek İslâmiyetsiz iman dahi dayanamıyor, belki necat veremiyor, denilebilir.» (Barla Lâhikası sh: 349)
[74] medenî ve asrî yaşayış adını vererek
[75] dini bozmaya çalışan münafıkane hareketlere
[76] dinin varlığını gerrekli görüp tarafgirlik yapmıyor
[77] kurtuluş sebebi