Hazret-i Bediüzzamanın fedakâr ve ya­nında yetiştirdiği bir talebesi olan merhum Zübeyir Gündüzalp, bu mübarezeler sahasında tam uyanıp tam gayrete geldiğini gösteren ta­vizsiz yazı ve müdafaalarının bir kısmında ay­nen şöyle diyor:
«İslâmiyet düşmanları, bir taraftan tamamıyla yalan propagandalarına ve taarruzlarına devam eder­ken, diğer taraftan da Nur talebelerinin Üstadları ve Risale-i Nur hakkında istidatları nisbetinde, istifade ve istifâzelerinden[102] doğan minnet ve şükranlarını ifade eden takdirkâr yazı ve sözlerden mürekkep,
bir nevi müdafaalarını perdeler arkasından men etmeye çalı­şıyorlar. Bunun için, sâfdil gördükleri dostların dostlarına veya dostlara samimî görünerek “İfrata gidiyorsunuz” gibi, bir takım şeyler söylettiri­yorlar. İşte, böyle sinsi, böyle dessas, böyle entrikalı,
çe­şitli iftiralarla bizi korkutmaya, yıldırmaya ve sus­turmaya çalışıyorlar.Evet, acaba hiç akıl kârı mıdır ki,
din düşman­ları, iftira ve yalanlardan ibaret yaygaralarını yapsınlar da, bizler hakikatı izhar tarzıyla müdâfaa etmekte susalım? Acaba hiç mümkün müdür ki, İslâmiyet düşmanlığıyla, Üstad Bediüzzaman hakkında zâlimâne ve cebbarâne hak­sızlıkları irtikâb eden, o insafsız propagandacılar,
ya­lanlarını savururken, biz, Üstad ve Risale-i Nur’un hakkaniyetini ilân ederek o acip yalanlarını akîm bı­rakmaya çalışmayalım? Acaba eblehlik ve sâf-derun­luk[103] olmaz mı ki; Kur’ân ve imânın hunhar ve müste­bid zâlim düşmanları, Kur’ân ve İslâmiyeti ve dini, Risale-i Nur’la küfr-ü mutlaka karşı müdafaa ve mu­hafaza hizmetini yapan Bediüzzaman aleyhtarlığında, mütemadiyen uydurmalarla seslerini yükseltsinler de, biz hak ve hakikatı beyan ve ilân etmekte sükût edelim, susalım veya “biraz susun” gibi bir­şeyle, paravanalar, perdeler arkasında icra-i faaliyet yapan o gizli dinsizlere bir nevi yardım etmiş veya desteklemiş olalım?
Asla ve kellâ, kat’a ve asla susmayacağız! Ve
hem susturamaya­caklardır. Durmayacağız ve hem durdurama­yacaklardır. Bu can, bu kafesten çıkıncaya ka­dar, bu ruh, bu cesetten ayrılıncaya kadar, bu nefes, bu bedenden gidinceye kadar,
Risale-i Nur’u okuyacağız, neşredeceğiz.» (Sözler sh: 768)
İşte bu müdafaada susmak ve hakkı neşre­dip izhar etmemek, muhalif tarafa yardım hükmüne geçtiği ifade ediliyor. O halde hakkı bilenler susmayacak,
yeteri kadar bilmeyenler de ehl-i ilme yardım edecektir.«Şu mealde bir hadis-i şerif var ki: “
Hakiki âlimler, zâlim hükümdarlara karşı hak ve hakikatı pervasızca söyleyen âlimlerdir.” » (Sözler sh: 756) {Ebu Davud Melahim 17, ibn-i Mâce, hadis no: 4011, 4012}
Hem böyle ehl-i bid’anın yaydığı maksadlı yaygaralar, çoklarında merak uyandırıp haki­katı öğrenme hareketini doğuruyor. Bunlara karşı ehl-i hakkın ortaya koyduğu ve neşrettiği Kur’ân hakikatlarına rağbet ve alâka artarak doğruyu öğrenme hareketi de artıyor.
[102] manevi faydalanmalarından
[103] ahmaklık ve çabuk aldanır olmak basitliği