|
| Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
muallim Moderatör
Mesaj Sayısı : 211 Kayıt tarihi : 25/01/09
| Konu: Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır 2009-02-05, 22:36 | |
|
Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır.Birinci Fıkra: Madem eşya var ve san'atlıdır. Elbette bir ustaları var. Yirmiikinci Söz'de gayet kat'î isbat edildiği gibi: Eğer herşey birinin olmazsa, o vakit herbir şey, bütün eşya kadar müşkil ve ağır olur. Eğer herşey birinin olsa, o zaman bütün eşya, bir şey kadar âsân ve kolay olur. Madem zemin ve âsumanı birisi yapmış, yaratmış. Elbette o pek hikmetli ve çok san'atkâr zât, zemin ve âsumanın meyveleri ve neticeleri ve gayeleri olan zîhayatları başkalara bırakıp işi bozmayacak. Başka ellere teslim edip bütün hikmetli işlerini abes etmeyecek, hiçe indirmeyecek, şükür ve ibadetlerini başkasına vermeyecektir.İkinci Fıkra:Sen ey mağrur nefsim! Üzüm ağacına benzersin. Fahrlenme! Salkımları o ağaç kendi takmamış, başkası onları ona takmış.Üçüncü Fıkra:Sen ey riyakâr nefsim! "Dine hizmet ettim" diye gururlanma.اِنَّ اللَّهَ لَيُوءَيِّدُ هَذَا الدِّينَ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِsırrınca: Müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o recül-i fâcir bilmelisin. Hizmetini, ubudiyetini; geçen nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat ve fariza-i hilkat ve netice-i san'at bil, ucb ve riyadan kurtul!.Dördüncü Fıkra: Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen; Cenab-ı Hakk'ın marifetini kazan. Çünki bütün hakaik-i mevcudat, İsm-i Hakk'ın şuaatı ve esmasının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyatıdırlar. Maddî ve manevî, cevherî, arazî herbir şeyin, herbir insanın hakikatı, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatına istinad eder. Yoksa hakikatsız, ehemmiyetsiz bir surettir. Yirminci Söz'ün âhirinde, şu sırra dair bir nebze bahsi geçmiştir. Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan kat'iyyen bil ki:Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-i dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra bütün zamanın ve onun mazrufu, o dakikada ademdir, hiçtir. Demek güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır. Hattâ bir kısım ehl-i tedkik, "Bir âşiredir belki bir ân-ı seyyaledir" demişler. İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velayet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler. Madem böyledir, hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mazi, müstakbel; onlar için haydır, hayatdar ve mevcuddur. Ey nefsim! Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir Şems-i Sermed isterim. Hiç-ender-hiçim, fakat bu mevcudatı birden isterim." Beşinci Fıkra: Şu fıkra, Arabî geldiği için Arabî yazıldı. Hem şu fıkra-i Arabiye, "Allahü Ekber" zikrinde otuzüç mertebe-i tefekkürden bir mertebeye işarettir.اَللَّهُ اَكْبَرُ اِذْ هُوَ الْقَدِيرُ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ الْكَرِيمُ الرَّحِيمُ الْجَمِيلُ النَّقَّاشُ اْلاَزَلِىُّ الَّذِى مَا حَقِيقَةُ هَذِهِ الْكَائِنَاتُ كُلاًّ وَ جُزْءً وَ صَحَائِفَ وَ طَبَقَاتٍ وَ مَا حَقَائِقُ هَذِهِ الْمَوْجُودَاتِ كُلِّيًّا وَ جُزْئِيًّا وَ وُجُودًا وَ بَقَاءً اِلاَّ خُطُوطُ قَلَمِ قَضَائِهِ وَ قَدَرِهِ وَ تَنْظِيمِهِ وَ تَقْدِيرِهِ بِعِلْمٍ وَ حِكْمَةٍ وَ نُقُوشُ پَرْكَارِ عِلْمِهِ وَ حِكْمَتِهِ وَ تَصْوِيرِهِ وَ تَدْبِيرِهِ بِصُنْعٍ وَ عِنَايَةٍ وَ تَزْيِينَاتُ يَدِ بَيْضَاءِ صُنْعِهِ وَ عِنَايَتِهِ وَ تَزْيِينِهِ وَ تَنْوِيرِهِ بِلُطْفٍ وَ كَرَمٍ وَ اَزَاهِيرُ لَطَائِفِ لُطْفِهِ وَ كَرَمِهِ وَ تَوَدُّدِهِ وَ تَعَرُّفِهِ بِرَحْمَةٍ وَ نِعْمَةٍ وَ ثَمَرَاتُ فَيَّاضِ رَحْمَتِهِ وَ نِعْمَتِهِ وَ تَرَحُّمِهِ وَ تَحَنُّنِهِ بِجَمَالِ وَ كَمَالِ وَ لَمَعَاتِ تَجَلِّيَاتِ جَمَالِهِ وَ كَمَالِهِ بِشَهَادَةِ تَفَانِيَةِ الْمَرَايَا وَسَيَّالِيَّةِ الْمَظَاهِرِ مَعَ بَقَاءِ الْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ السَّرْمَدِىِّ الدَّائِمِ التَّجَلِّى وَ الظُّهُورِ عَلَى مَرِّ الْفُصُولِ وَ الْعُصُورِ وَ الدُّهُورِ وَ الدَّائِمِ اْلاِنْعَامِ عَلَى مَرِّ اْلاَنَامِ وَ اْلاَيَّامِ وَ اْلاَعْوَامِ نَعَمْ فَاْلاَثَرُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ لِذِى عَقْلٍ عَلَى الْفِعْلِ الْمُكَمَّلِ ثُمَّ الْفِعْلُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ لِذِى فَهْمٍ عَلَى اْلاِسْمِ الْمُكَمَّلِ ثُمَّ اْلاِسْمُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْبَدَاهَةِ عَلَى الْوَصْفِ الْمُكَمَّلِ ثُمَّ الْوَصْفُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالضَّرُورَةِ عَلَى الشَّاْنِ الْمُكَمَّلِ ثُمَّ الشَّاْنُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْيَقِينِ عَلَى كَمَالِ الذَّاتِ بِمَا يَلِيقُ بِالذَّاتِ وَ هُوَ الْحَقُّ الْيَقِينُ نَعَمْ تَفَانِى الْمِرْاۤةِ زَوَالُ الْمَوْجُودَاتِ مَعَ التَّجَلِّى الدَّائِمِ مَعَ الْفَيْضِ الْمُلاَزِمِ مِنْ اَظْهَرِ الظَّوَاهِرِ اَنَّ الْجَمَالَ الظَّاهِرَ لَيْسَ مُلْكَ الْمَظَاهِرِِ مِنْ اَفْصَحِ تِبْيَانٍ مِنْ اَوْضَحِ بُرْهَانٍ لِلْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ لِْلاِحْسَانِ الْمُجَدَّدِ لِلْوَاجِبِ الْوُجُودِ لِلْبَاقِى الْوَدُودِ اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ مِنَ اْلاَزَلِ اِلَى اْلاَبَدِ عَدَدَ مَا فِى عِلْمِ اللَّهِ وَ عَلَى اۤلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ سَلِّمْ SÖZLER 473 | |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır 2009-02-05, 23:07 | |
| "Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır.]"
Kırmızı ve altı çizili ifadeler haşa sümme haşa o zat-ı mübareğin vasfı olmadığı,belki muhatabı olan biz gibi mücrimleri,incitmeden kırmadan ifade etmek adına,tevazu makamında söylenmiş ifadeler olarak anlaşılmalı ve dahi her okuyan kendi ismini zikrederek,kendi nefsini muhatab alarak okumalıdırlar. | |
| | | | Eski Said'in Serkeş, Müftehir, Mağrur, Ucblu, Riyakâr Nefsini Susturan, Teslime Mecbur Eden Beş Fıkradır | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| En son konular | » GAYR-İ MÜNTEŞİRLERİ NASIL EDLDE EDEBİLİRİM. tarafından kadir1987 2014-09-27, 22:04
» Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler diye kalbe ihtar edildi tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:53
» Öyle bir kanun, ancak şeriattır tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:46
» Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:22
» Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrinde îmânı şöyle ta’rîf etmiştir: tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:16
» KABİR, ÂLEM-İ ÂHİRETE AÇILMIŞ BİR KAPIDIR. ARKA CİHETİ RAHMETTİR, ÖN CİHETİ İSE AZABDIR. tarafından NİSA 2009-12-28, 13:03
» Bunun Hikmeti Nedir? tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:45
» Herseyde o var tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:42
» Bediüzzaman'dan Bİr Hatira tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:35
» Lİsan-i- Hal KonuŞmadan Daha Önemlİdİr tarafından cebel-i nur 2009-07-07, 22:40
» BİR DAVA ADAMININ NOTLARI I tarafından kudüs 2009-06-09, 14:42
» Evet insan bir çekirdeğe benzer. tarafından muallim 2009-05-27, 14:37
» Roma'daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürname yazmıştır. tarafından muallim 2009-05-27, 14:23
» Taife-i mücahidîn olan Nur Talebeleri tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:27
» Herşey lisan-ı mahsusu ile Hâlıkını yâdeder, takdis eder. tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:21
» ... Güneş'in vücudu gibi bu kâinata lâzımdır, zarurîdir. tarafından muallim 2009-05-26, 13:47
» BÖYLE PEK AĞIR ŞERAİT ALTINDA İMAN KURTARMAK HİZMETİ, HERŞEYİN FEVKİNDEDİR. tarafından muallim 2009-05-26, 13:17
» bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. tarafından muallim 2009-05-26, 13:05
» İslâmiyet, nev-i beşer için fıtrî bir dindir tarafından muallim 2009-05-23, 19:07
» Ali İhsan Tola abimizin vefatı tarafından cebel-i nur 2009-05-20, 21:47
|
|