ÖRNEK ANNELER
Abdülkadir-i Geylanî Hazretlerinin dinî tahsil için seyahata çıkışı ve bu seyahatında vuku bulan ibretli bir hâdise:
«Azami bir takva ile oğlunu terbiye eden Fatma Hanım, oğlunun din ilimlerini öğrenmek hususunda gösterdiği ısrarı karşısında, onu tahsile gönderirken, şu nasihatta bulunur:
“Ben şu âna gelinceye kadar sana ne bir damla haram süt emzirdim, ne de bir lokma haram ekmek yedirdim. Bundan böyle de senden bu geçmişine uygun bir dindarlık isterim. İslâmî vazifeleri hiçbir surette ihmal etmeyecek, hele asla yalan söylemeyeceksin. Doğru sözde ziyan görecek, zarar edecek de olsan yine yalana tenezzül etmiyecek, doğruluktan asla ayrılmıyacaksın.”
Geylanî Hazretleri annesine söz verip, Bağdad'a giden bir kervanla yola çıkar. İki günlük bir yolculuktan sonra iki dağın ortasından geçerken kervan haydutlar tarafından sarılır. Haydutlar herkesin eşyalarını, kıymetli şeyleri alırlar. Şakilerden biri, genç Abdülkadir'e: “Paran var mı?” diye sorunca: “Var” diye cevap verir.
Annesi koltuğunun altında kırk dinarı bir kese içinde dikmişti. Haydutlar onun da parasını alırlar. Reisleri: “Niçin param var, dedin?” diye sorunca: “Anneme hiç yalan söylemeyeceğim, diye söz verdim.” der. “Annen yalan söylediğini nerden bilecek?” deyince, o da: “Annem bilmezse de, Allah her şeyi bilir yâ!” diye karşılık verir.
Bu söz üzerine haydutlar yaptıklarına tövbe edip kervan sahiplerine mallarını iade ederler.
(Mezkûr hâdisede görüldüğü gibi, şefkatin hakiki mâna ve hedefini idrak ve takdir eden bir annenin, dini terbiyede gösterdiği bu hassasiyet, bütün müslüman anneler için şayan-ı dikkat bir ibret dersidir.)