RİSALE-İ NUR-DA DUA
“Dua bir ibadettir.İbadetin semeresi ahirette görünür. Dünyevi maksatlar ise,namaz vakitleri gibi,dualar ibadet için birer vakittirler. Duaların semeresi değillerdir. Mesela;şemsin tutulması Küsuf namazına,yağmursuzluk yağmur namazına birer vakittir.”
Zamanı,vakti ve kabulü ise;
“Ve keza,zalimlerin tasallutu ve belaların nüzulü bazı hususi dualara vakittir. Bu vakitler baki kaldıkça,o namazlar,o dualar yapılır. Eğer bu vakitlerde dünyevi maksatlar hasıl olursa,zaten nur-un ala nur ve illa,icabet duaya iktiran etmedi,diyemezsin. Ancak,henüz vakit inkiza etmemiş,duaya devam lazımdır,diyebilirsin.
Çünki o maksatlar duaların mukaddemesidir,neticesi değillerdir. Cenab-ı Hakkın duaların icabetine vaadetmesi ise,icabet aynı kabul değildir. Yani icabet kabulü istilzam atmaz. Duaya her halde cevap verilir. Cevapsız bırakılmaz. Matluba olan is’af ise,mucibin hikmetine tabidir. Mesela;doktoru çağırdığın zaman her halde:”Ne istersin?”diye cevap verir. Fakat”Bu yemeği veya bu ilacı bana ver.”dediğin vakit,bazen verir,bazen hastalığına,mizacına mülayim olmadığından vermez.
Duada ihlası kıran ve kabul edilmemeye sebeb konusunda:”Adem-i kabul esbabından biri de,duayı ibadet kasdıyla yapmayıp,matlubun tahsiline tahsis ettiğinden aksul amel olur.O dua ibadetinde ihlas kırılır,makbul olmaz.”
Kur’an başlı başına bir “Dua kitabı”dır.
Duanın devamı konusunda;”Duanın tekrarı bir takrirdir.”
Dualar üç kısım olup;1)İnsanların kavli duaları.
2)Bitki ve ağaçların ihtiyaci duaları.
3)Varlıkların istidadi duaları.
Belayı defetmede ve bid’anın kalkmasında;hastaların duası duada müessirdir.
Duaların birikimi,manevi atmosferin oluşması,iyilik ve hayrın şerre galebesine sebeb olmaktadır.
“Dua esbabı kabul dairesinde olmalı.”Yani başta istiğfar,sonunda salavat,iki duanın arasında yapılacak dua ise makbul olur.
Ve Gıyaben;
Ve cami’ dualarla;
Ve Mübarek mevkilerde;
Ve Cuma da ,hususan saat-i icabede;
Ve üç aylarda,hususan meşhur gecelerde,Ramazan ve Kadir gecesinde,yapılan dua kabule karindir.
Dua eden kişi özellikle:
“Dualar,tevhid ve ibadetin esrarına nümunedir. Tevhid ve ibadette lazım olduğu gibi,dua eden kimse de,”Kalbinde dolaşan arzu ve isteklerini Cenâb-ı Hak işitir.”deyip kadir olduğuna itikat etmelidir. Bu itikat,Allah-ın her şeyi bilir ve her şeye kadir olduğunu istilzam eder.
Külli ve ciddi bir nedametle tevbe ve münacatta bulunmak gerektir.
“Şu insan,ma’bud-u Ezelinin azamet-i hitabına,hadsiz kalblerden ve dillerden çıkan sesler,dualar,zikirler ile mukabele ediyor. O sesler,dualar,zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardım edip ittifak ederek öyle geniş bir surette ma’bud-u ezelinin ulûhiyetine karşı bir ubudiyet gösteriyor ki,güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor,o duayı ediyor ve aktarıyla namaz kılıyor.”
İnsanın vazife konusunda;
“Ferşten arşa,ezelden ebede kadar en geniş dairelerde insanın vazifesi,yalnız duadır.”
İnsan”İnfial,sual,dua cihetiyle Rahman-ı Rahimin aziz bir misafiridir.
“Velilerin himmetleri,imdatları manevi fiilleriyle feyiz vermeleri hali veya fiili bir duadır.”
Kur’an-ın şefaatçı yapılıp,41 Yasin-in okunmasıyla yağmursuzluk tılsımının açılmasına vesile olur.
Sekine;muhafazaya vesile bir dua,Celcelutiye Bediüzzaman-ın 30 senelik bir virdidir.
“Hz. Yunuz İbn-i Metta ala nebiyyina ve aleyhis-salatu ves-selamın münacatı,en azim bir münacattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır.”
“Ya Rabbi!Sensin ilah,senden başka yoktur ilah. Sübhansın ,bütün noksanlardan münezzehsin,yücesin. Doğrusu kendime zulmettim,yazık ettim.Affını bekliyorum Rabbim!”
Sabır kahramanı Hz. Eyyüb Aleyhisselam-ın şu münacatı hem mücerreb,hem te’sirlidir”
“Ya Rabbi!Bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın”
“Ya Rabbi!Şeytan bana bir yorgunluk ve işkence dokundurdu.”
“Evet, salavatın manası Rahmettir. Ve o zihayat mücessem Rahmete rahmet duası olan salavat ise,o Rahmeten lil-Aleminin vüsulüne vesiledir.”
Ona cami dualarla yalvarmakta büyük bir huşu vardır.
Ayet:”De ki:” Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?(Ne ehemmiyetiniz var?)”
“Sebeb-i hilkati alemin biriside duadır. Yani,kainatın hilkatinden sonra,başta nev-i beşer ve onun başında alem-i İslam ve onun başında Muhammed-i Arabi Aleyhis-Salatu Ves-Selamın muazzam olan duası,bir sebeb-i hilkat-ı alemdir.”
“Birisi kendine bir erkek evlat ister. Cenâb-ı Hak,Hazret-i Meryem gibi bir kız evladını veriyor. Duası kabul olunmadı,denilmez.”Daha evla bir surette kabul edildi.”denilir. Hem bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası ahiret için kabul olur.” Duası reddedildi.”denilmez. Belki,”daha enfa bir surette kabul edildi.”denilir. “
“Dua,ubudiyetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir.”,
“Eğer vermek istemeseydi,istemek vermezdi.”
Üstadın 25 senedir daima en mühim duası “Allahümmeşrah Sadri lil iman vel İslam.”(Allahım!Göğsümü iman ve İslâma aç.)
“Bu mübarek Ramazanı şerifteki dualar,ihlas bulunmak şartıyla İnşaallah makbuldür.”
Cevşen ve Evrad-ı Bahaiyyenin tesiri azimdir.”
“Üstadımız Muhacir Hafız Ahmed Efendiye dedi ki;sen 41 Yasin-i Şerif oku, M. H. Ahmed Efendi bir kamışa okudu,o kamışı suya koydular,daha yağmur alameti görünmezken ikindi namazı vaktinde... söylediği üzere Yasin-ler tılsımı açıb o gecede yağdı.”
Dua;her kapalı kapıyı açan bir tılsım,bir şifredir........