|
| Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
gafil mücahid Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 3 Yaş : 33 Kayıt tarihi : 04/03/09
| Konu: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-04, 14:00 | |
| Esselamu aleyküm;her ilmin kendine has ıstılahları vardır.Peki külliyatın kendine has ıstılahları nelerdir? | |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-04, 14:23 | |
| RİSÂLE-İ NÛR MÜTÂLAASINDA ANAHTAR KELİMELERRisâle-i Nûrlar okunurken daha iyi anlaşılması için dikkat edilecek mühim bir bir husus şudur: Risalelerde çokça geçen anahtar niteliğindeki kelimelerdir. Bu kelimelere dikkat etmekte mevzuun daha iyi anlaşılmasına yardım eder. Bu kelimeler: Şöyleki, Nasılki, Mesela, Ezcümle, Öylede, ( veya aynen öylede ) Evet, Hem, Madem-Elbette, İşte, Demek, Elhasıl kelimeleridir..
- ŞÖYLEKİ : Kendisinden önceki mübhem, kapalı bir cümlenin açıklanacağına işarettir.
- NASILKİ - MESELA : Bu iki kelimeden sonra daima misal gelir.
- EZCÜMLE : Anlatılan mevzuya dair bir kaç misalin anlatılacağını ifade eder.
- AYNEN ÖYLEDE : Misallerden hemen sonra gelen bu kelime, hakikate geçileceğine işaret eder.
- EVET : Bir iddiadan sonra, bu iddianin izah veya ispat edileceğine işarettir.
- HEM : Hemler ekseriyetle paragraf başı veya madde başlarıdır.
- Madem – ELBETTE : Her hangi bir şey ispat edileceği zaman mademlerle deliller ( öncüller ) ortaya konulur. Elbette kelimesinden sonra iddia ispat edilir. (netice )
- İŞTE : Bazen misal ve hakikat arasında, bazen de neticenin beyan edileceği zaman kullanılır.
DEMEK – ELHASIL : İkisi de neticeyi gösterirler
| |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-04, 14:30 | |
| TÜRKÇE METİNLERE ARAPÇA ve FARSÇADAN GEÇEN KELİMELERİ ANLAMADA KOLAY METOTLAR
Risale-i Nur’u sadece ilmi ve imanı meselelerin ve problemlerin bir çözüm kaynağı olarak değerlendirmek yanlış olur. Belki de onun bu yönü, onda var olan bir çok yönden sadece biridir.
Onun belki de en önemli yönü Rahmeti İlahinin bir davetçisi olmasıdır. (Bunu, herkes kendine göre değerlendirebilir.) Önemli olan; farkında olsanız da olmasanız da, anlasanız da anlamasanız da siz onu okurken Rahmet-i İlahinin kapısını aralıksız çalıyor oluşunuzdur.
Yani siz risale okurken aslında sabırla kutsi bir kapının önünde bekleyip, sürekli kapıyı tıklayan bir insan olarak kendinizi düşünebilirsiniz. Ama bu hazineden anlam olarak da istifade etmek için 'sözcük sorunu' nu aşmanız gerekli. Aşağıda size sunduğumuz metinleri 2-3 saat dikkatle incelerseniz büyük ölçüde anlama problemini de aşabilirsiniz. İhlasla bu sabır imtihanını aştığınızda o kapının hem anlama hem de feyiz yönüyle size açıldığını sevinçle göreceksiniz.
Aşağıdaki metinleri hazırlayan ilahiyatçı arkadaşlara teşekkür eder, Say'lerinin meşkûr olmasını Allah(cc)'ın engin Rahmetinden niyaz ederiz.
TÜRKÇE METİNLERE ARAPÇA ve FARSÇADAN GEÇEN KELİMELERİ ANLAMADA KOLAY METOTLAR
Bu çalışma, hiç Arapça veya Farsça bilmeyen bir kişi düşünülerek ele alınmış, elden geldiğince teferruata inilmeden, sadece en çok karşılaşılan belli-başlı kalıplar, bunlar arasındaki anlam irtibatı vs.. yollar göz önüne serilerek “imkana göre en iyiyi yakalama” hedeflenmiştir. Bu şu demektir: Normal şartlarda ancak sözlüğe bakmak suretiyle anlamını bilebileceğiniz pek çok kelimeyi, sözü edilen bazı pratik bilgiler sayesinde, zaten belli oranda bildiğinizi ortaya koyabilmektir.
Bu sağlanabildiği takdirde; normalde sanki yabancı dilde bir metni okuyor gibi sürekli sözlüğe bakma ihtiyacı hissettiğiniz bir Risale veya Pırlanta sayfasında, zamanla daha da az kelimeye bakmakla yetinecek; gözünüzde dağ gibi büyütüp “Anlayamıyoruz ki!” diyerek kendinize işkence haline getirdiğiniz bir işten zevk alır duruma geleceksiniz inşallah.
İlk Kurâ’n öğrenmeye başladığımız günleri hatırlayalım. Arapçada harfler ve harekeler var. Harekeler harf değil normalde.. Ama Arapça bir kelimeyi Türkçe yazacak olsak o harekelerin karşılığını da yazarız. Yani üstün, ötre ve esre için A-e, u-ü, ı-i seslerini.. Bu şu demektir: Türkçe olarak yazılmış Arapça kelimelerdeki bu harfler %90 harekedir ve kelimenin asıl harflerinden biri değildir. Yani asıl harfleri bulmak istiyorsak sesli harfleri çıkartıp, kalanlar üzerinde düşünmeliyiz. Peki asıl harfleri bulup ne yapacağız? Arapçada aynı kökten gelen bütün kelimelerde bu asıl harfler olmak zorunda.. yani bunlardan birinin anlamını bilmek, büyük oranında diğerlerini de bilmeyi sağlayacak. (Tabii ki kelime yapılarını bilmenin de bunda payı var; yeri geldiğinde bahsedilecek.)
Şimdi bir misâlle konuya girebiliriz: Meselâ: Arapça “أَذْكَارْ” kelimesini Türkçe harflerle “ezkâr” şeklinde ifade ederiz. Bu kelimedeki ünlü harfler olan “e” ile “a” harfleri, harekeleri ifade ettiğinden, kök harflerini yani asıl harfleri bulmak için bu harfleri kaldırıyoruz, geriye kalan “z-k-r” harflerinin asıl kök harfleri olduğunu buluyoruz.
İşte buradan itibaren pratiğe başlıyor ve kendimize soruyoruz: “Ben bu kelimenin manasını biliyor muyum? Hayır.. Peki bilemez miyim?” Bakalım: Kelimenin kök harfleri olan “z-k-r” harfleri bana bir şeyler çağrıştırıyor mu? Düşünüyorum ve anlamını bildiğim “zikir” kelimesi aklıma geliyor. O halde zikirle ilgili bir manası olabilir diye tahmin ediyorum. Peki doğru mu? Evet, %100 doğru..
Tamam “ezkâr” zikirle ilgili bir kelime.. iyi ama tam olarak ne? İşte bunu bilebilmek için bazı pratik bilgilere ihtiyaç var. Fakat, bilmediğim bir sürü kelime var ve ben her kelimede bu kadar bilgiyle uğraşırsam bu işin astarı yüzünü geçer; daha zor hale gelir. Böyle yapacağıma yine babadan kalma usûlle her kelimenin anlamını görmek için sözlüğe bakarım daha kestirme...
Hayır! Tam aksine... düşündüğünüz şekilde olursa her kelimeye sözlüğe bakmak lazım ve hem de anlamını tam ezberleyene kadar sözlüğe her defasında yeniden bakmak lazım. Fakat sözünü ettiğimiz pratik bilgiler sayesinde; yeni karşılaştığınız bir kelimede küçük bir dikkat, basit bir fikir jimnastiğiyle, aynı kökten gelen bildiğiniz bir başka kelimeyle yakınlıklar kuracak ve anlamı büyük oranda doğru bir şekilde tahmin edebileceksiniz.
Bu metodu kullandıkça bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimeyi bildiğinizi görecek; daha hızlı ve daha iyi anlayacak, anladıkça kelime hazinenizi zenginleştireceksiniz. Hatta daha da ötesi, belli oranda Arapça biliyor olacak; Arapça öğrenmeye karar verirseniz geniş bir kelime hazinesine sahip olarak başlayacaksınız.
Bu misâli çoğaltmak mümkün. Meselâ aşağıdaki tabloda bilinmeyen bazı kelimeler ve karşısında onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor.
Bilinmeyenler Bilinenler icbâr mecbur idhâl dahil teşkîl şekil muhârebe harp mükâleme kelâm intikâl nakil iktidâr kudret tekebbür kibir teşekkül şekil tecâhül cahil tekâmül mükemmel temâyül meyil istihkâr hakaret
Bilinmeyenler Bilinenler istimdâd medet mürettib tertip münekkid tenkit müsekkin teskin muhârip harp muhâbir haber muhâtap hitap müftehirâne iftihar müttefik ittifak müstehzî istihzâ istimdât medet istintâc netice istihsâl mahsul
Tabloda, yakın anlamdaki kelimenin tahmini her zaman çok kolay olmayabilir tabii ki. Fakat en fazla kullanılan kelime yapıları hakkında birazcık bilgi sahibi oldukça bunun daha da kolaylaştığı görülecektir.
| |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-04, 14:34 | |
| Bu çalışmada hareket noktamız, Türkçe harflerle yazılmış metinler olacaktır. Bir miktar Farsçadan ve ağırlıklı olarak da Arapçadan alınmış kelimelerin yoğunca yer aldığı Türkçe metinler... Dolayısıyla bu çalışma Türkçe metinler üzerinden yapılacak, Arapça yazılışlara sadece ihtiyaç oldukça yer verilecektir.
Türkçe bir metinde Arapça ve Farsçadan geçmiş kelimelerin genel yapısına göz atmakla başlayalım: Bu kelimeler ya isim ya fiil ya da bunlardan türetilmiş yeni kelimelerdir. Bunların anlamını bilmek 2 yolla olabilir: Ya doğrudan sözlük yardımıyla.. veyahut da aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak suretiyle... Yukarıda da bahsedildiği gibi “doğrudan sözlük yardımıyla anlam öğrenme” metodu, bu çalışmanın çerçevesine girmiyor. O halde 2. şık üzerinde durmamız gerekiyor. Yani “aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak.”
Şu durumda, yeni karşılaştığımız bir kelimenin %90 ihtimalle Arapçadan, %10 ihtimalle de Farsçadan geçmiş olduğu ihtimaliyle işe başlayabiliriz. Bundan sonraki adım; “kelimenin kök harflerini tahmin edebilmek” ki bu, çok önemli bir husus. Çünkü bu kökten gelen hemen bütün kelimelerde aynı harfler yer almakta. Yani sadece kök harflerini doğru tespit etmekle, aynı kökten gelen pek çok kelimenin anlamı hakkında en az %50 doğru tahminde bulunabileceksiniz.
Peki kalan kısmı? Yani daha doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? İşte bu da büyük ölçüde şuna bağlı: “Kelimenin yapısını bilmek.” Buraya kadarki işlemler uzmanlık istemiyor. Ve bütün bu uzmanlık istemeyen kısımlar işin %80-90’ını oluşturduğundan, uzmanlık isteyen kısmın ise %20’yi geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz.
İşte şimdi, uzmanlık gerektirmeyen ve bize en az %80 çözüm getirecek olan pratik bilgilere başlayabiliriz:
Çoğul[1> Karşılaştığımız kelimenin çoğul olduğunu 2 şekilde anlayabiliriz: 1-Sonu –ât ile bitiyorsa:[2> Bu eki atıldığında geriye tekil bir kelime kalıyorsa, %99 bu kelime onun çoğuludur: İhtiyâcât, mevcudât, zulümât, temsilât, mucizât, vukûât...
Sadece bu kadarcık bir bilgiyle, bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimenin, aslında bildiğiniz bir kelimenin çoğulu olduğunu fark edeceksiniz.
2-Arapçada bir kurala göre yapılan çoğul kalıplardan birine uyuyorsa. Arapçada oldukça fazla çoğul kalıbı vardır. Bunların belli başlıları, bazı misâlleriyle birlikte aşağıda tablo halinde verilmiştir. Ancak bu kalıpların doğru bir şekilde ezberlenmesi ve pratikte kullanılması oldukça zordur. Bu zorluğa girmek yerine, işin çok kolay tarafını kullanalım.
Tabloda da dikkatten kaçmayan bu önemli nokta şudur: Kelimelerin tekil ve çoğul hallerindeki sessiz harfler çok azı hariç aynıdır. Değişen sadece sıralama ve araya giren sesli harflerdir. Zaten çok kullanılan kalıplara biraz dikkat edildiği takdirde, zamanla o kalıptaki bir kelimenin çoğul olduğuna kesin bir şekilde hükmedilmeye başlanacaktır.
Burada bizim yapacağımız; çoğul olduğunu tahmin ettiğimiz bir kelimenin sessiz harflerinden hareketle, aynı sessiz harflerin yer aldığı tekil halini bulabilmek. Vezin Çoğul Tekil
Ef’âl(أَفْعَالْ) ahkâm hükm ezvâk zevk esbâb sebeb evhâm vehim aksâm kısım ecdâd cedd ağyâr gayr
Fuûl (فُعُولْ) ulûm ilm fünûn fenn kubûr kabir mülûk melik nüfûs nefs usûl asl ukûl akl umûr emr
Fualâ(فُعَلاَء) fukarâ fakir cühelâ cahil hükemâ hâkim vüzerâ vezir gurebâ garib ulemâ âlim ukâlâ âkıl ruesâ reîs ümerâ emîr Ef’ile (أَفْعِلَة) emsile misâl Es’ile suâl emkine mekan ezmine zaman esliha silah elbise libas
Ef’ilâ (أَفْعِلاَء) enbiyâ nebî evliyâ velî eşkiyâ şakî ağniyâ ğanî
Mefâil (مَفَاعِلْ) mesâcid mescid makâsıd maksad memâlik memleket mesâkin mesken
Feâil (فَعَائِلْ) hakâik hakikat resâil risale fezail fazilet akâid akîde
Fuul (فُعُلْ) kütüb kitab rusül resul turuk tarik sübül sebîl
Fual (فُعَلْ) ümem ümmet cümel cümle
Fu’’âl (فُعَّالْ) tüccâr tacir tullâb tâlib füccâr fâcir hukkâm hâkim
Fiâl (فِعَالْ) ricâl racül cibâl cebel
Fial (فِعَلْ) niam nimet fiten fitne ilel illet
Feale (فَعَلَة) kefere kâfir aceze âciz amele âmil
Ef’ul (أَفْعُلْ) enfüs nefs encüm necm
Efâ’il (أَفَاعِلْ) ekâbir ekber esâfil esfel
Efâîl (أَفَاعِيلْ) esâtîr üsture
Fevâil (فَوَاعِلْ) kavâid kâide avâlim âlem cevânib cânib şevâhid şâhid
Tefâîl (تَفَاعِيلْ) tesâvîr tasvir temâsîl timsâl tesâbîh tesbîh tevârîh tarih
Fi’lân (فِعْلاَنْ) sıbyân sabî ihvân ahî
Masdar (fiil isimler) Arapça fiiller Türkçede fiil olarak kullanılmazlar. Onun yerine masdar halleri Türkçe’de genelde isim olarak kullanılırlar. Bu yüzden Arapça fiil çekimleri bu çalışmanın dışında kalmaktadır. Burada sadece değişik fiil yapılarının mastar kalıpları üzerinde durulacaktır.
En kolay anlaşılacak masdar, bir kelimenin sonuna –iye/–iyet getirilerek yapılan “yapma masdar”dır. Sonunda bu eklerin olduğu bir kelime genelde mastardır: Cahil-cahiliye, Mesul-mesuliyet, Bedevi-bedeviyet, Sâfi-sâfiyet.
Bunun dışındaki masdarlar, değişik fiil yapılarının bir kurala bağlı mastarlarıdır. Bunlar hakkında fikir edinmek için şu temel bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır: Arapça kelimelerdeki kök harflerine aslî harf denir. Arapça kelime kökleri üç, dört veya beş aslî harf ihtiva ederler. Dörtlü ve beşli kökler çok azdır. Köklerin tamamına yakını üçlüdür. Fiilin herhangi bir harf ilave edilmemiş hâline “mücerred (ilâvesiz) fiil” denir. Arapçada pek çok kelime bu köklerden türetilerek elde edilir. Yeni kelimeler türetilirken, kelimenin kalıbına ve kurala göre bazı yeni harfler eklenir ki bunlara zâit (ilâve) harfler denir. Bunlar eklenmek suretiyle elde edilen yeni kalıptaki fiillere “mezîd (ilâveli) fiil” adı verilir.
| |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-04, 14:41 | |
| Mücerred (ilâvesiz) fiil masdarları
Feâlet (فَعَالَة) selâmet nedâmet nezâfet letâfet sadâkat sarâhat melâhet şecâat denâet
Fiâlet (فِعَالَة) şikâyet rivâyet kırâat zirâat hilâfet ticâret imâmet riyâset
Fuûlet (فُعُولَة) suhûlet suûbet hükûmet husûmet
Fuûl (فُعُولْ) huzûr hücûm hurûc usûl tulû’ vücûd
Fa’l (فَعْلْ) emr kesb katl fehm zann
Fealân (فَعَلاَنْ) cereyân heyecân cevelân feyezân halecân
Fi’l (فِعْلْ) ilm fikr hiss
Fu’l (فُعْلْ) hükm şükr zulm
Faal (فَعَلْ) talep ferah kerem zarar gazap
Mef’alet (مَفْعَلَة) merhamet maslahat mes’ele
Mef’ilet (مَفْعِلَة) ma’rifet mev’ize
Fial (فِعَلْ) sıgar kiber sikal
Fa’let (فَعْلَة) rahmet nedret kesret
Fi’let (فِعْلَة) hidmet (hizmet) ni’met iffet
Fu’let (فُعْلَة) kudret sür’at hürmet
Faâl (فَعَالْ) kemâl karâr
Fiâl (فِعَالْ) firâr visâl ikâb
Fuâl (فُعَالْ) suâl türâb
Fa’lûlet (فَعْلُولَة)gaybûbet beytûtet şeyhûhat
Fi’lân (فِعْلاَنْ) fıkdân irfân nisyân
Fu’lân (فُعْلاَنْ) şükrân küfrân hüsrân
Faîl (فَعِيلْ) enîn yemîn
Faûl (فَعُولْ) kabûl
Tef’âl (تَفْعَالْ) tekrâr ta’dâd
Mef’il (مَفْعِلْ) mantık mevlid mevhib
Tabloda kelimenin aslî kök harfleri renkli ve kalın yapılmıştır. Bilmiyor dahi olsak bu KÖK HARFLERİNİ BULMAK bakın ne kadar kolay:
Kelimenin en sonundan sırayla 3 sessiz harfi (aradaki çiftler tek sayılır) tespit ediyoruz; işte bu kadar. Bunların baştan 1.’si kelimenin ilk kök harfini, 2.’si 2., 3.’sü de 3. kök harfini gösterir.
Bu kurala uymayan sadece şudur: Bazı masdarların sonundaki –ât, –et, –ân ekleri kalıp gereği zâit harf olduklarından, onlar sayılmadan geçilmesi lazım. Bir de Arapça kelime kökünde aslî harflerden olan “ع=Ayn” ve “أ=Elif” harflerinin cezimli hâlleri Türkçede yazılırken genelde (’ = apostrof) ile ifade edildiğinden onlar da aslî harflerden sayılmalıdır. Yanıltacak husus: Ayrıca “ع=Ayn” ve “أ =Elif” harfleri “a, e, u, ü” harfleriyle ifade edilebildiğinden aslî harf karşılığı kullanılan bu harfler hareke zannedilip hesaptan ayrı tutulursa hesap yanlış çıkar. Ama kelimenin aslını tam olarak bilmek uzman işi olduğuna göre, yapacak bir şey yok tabii ki.
Mezîd (ilâveli) fiil masdarlarıBu mastarlar üçlü köklerden bir kurala bağlı olarak türetilmiş mastarlardır. En yaygın sekiz kalıbı vardır. | |
| | | gafil mücahid Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 3 Yaş : 33 Kayıt tarihi : 04/03/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-05, 18:28 | |
| Allah razı olsun.Nakillerinizden dolayı teşekkür ederim fakat ben bunu sormadım.Benim sorduğum ıstılahlar "mana-yı ismi,mana-yı harfi,nefs-ül emr" gibi ıstılahlardır..Başka hangileri "Nur dilinde" vardır.. | |
| | | MSG Moderatör
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-06, 16:36 | |
| tercih bila müreccih caizdir.
tereccüh bila müreccih caiz değildir.
nefy-i nefy isbattır.
yok yok ise o vardır.Tahayyül-ü şetm, şetm olmadığı gibi, tahayyül-ü küfür dahi, küfür değil ve tasavvur-u dalalet de dalalet değil
tahayyül, hem tevehhüm, hem tasavvur, hem tefekkür; tasdik-ı aklîden ve iz'an-ı kalbîden ayrıdırlar, başkadırlar. emr-i itibari emr-i nisbi vücüd-ü harici taakul,tasdik,izan,iltizam "Heme Ost" değil, "Heme Ezost"tur. Yani herşey O değil, belki herşey Ondandır.
a'razın havass-ı mümeyyizeleri, adem-i sırftan muhtera'dırlar. arzuyu hilaf,iltizam-ı muhalif,taraftarı nefs... gibi çoklar var saymazla bitmez
| |
| | | muallim Moderatör
Mesaj Sayısı : 211 Kayıt tarihi : 25/01/09
| Konu: Geri: Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? 2009-03-06, 23:44 | |
| her iki cevap ta tam yerinde ve mukni'dirler. Allah razı olsun çok istifade edilecek inş. | |
| | | | Risalele-i Nurların Kendine Has Istılahları Nelerdir? | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| En son konular | » GAYR-İ MÜNTEŞİRLERİ NASIL EDLDE EDEBİLİRİM. tarafından kadir1987 2014-09-27, 22:04
» Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler diye kalbe ihtar edildi tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:53
» Öyle bir kanun, ancak şeriattır tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:46
» Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:22
» Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrinde îmânı şöyle ta’rîf etmiştir: tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:16
» KABİR, ÂLEM-İ ÂHİRETE AÇILMIŞ BİR KAPIDIR. ARKA CİHETİ RAHMETTİR, ÖN CİHETİ İSE AZABDIR. tarafından NİSA 2009-12-28, 13:03
» Bunun Hikmeti Nedir? tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:45
» Herseyde o var tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:42
» Bediüzzaman'dan Bİr Hatira tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:35
» Lİsan-i- Hal KonuŞmadan Daha Önemlİdİr tarafından cebel-i nur 2009-07-07, 22:40
» BİR DAVA ADAMININ NOTLARI I tarafından kudüs 2009-06-09, 14:42
» Evet insan bir çekirdeğe benzer. tarafından muallim 2009-05-27, 14:37
» Roma'daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürname yazmıştır. tarafından muallim 2009-05-27, 14:23
» Taife-i mücahidîn olan Nur Talebeleri tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:27
» Herşey lisan-ı mahsusu ile Hâlıkını yâdeder, takdis eder. tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:21
» ... Güneş'in vücudu gibi bu kâinata lâzımdır, zarurîdir. tarafından muallim 2009-05-26, 13:47
» BÖYLE PEK AĞIR ŞERAİT ALTINDA İMAN KURTARMAK HİZMETİ, HERŞEYİN FEVKİNDEDİR. tarafından muallim 2009-05-26, 13:17
» bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. tarafından muallim 2009-05-26, 13:05
» İslâmiyet, nev-i beşer için fıtrî bir dindir tarafından muallim 2009-05-23, 19:07
» Ali İhsan Tola abimizin vefatı tarafından cebel-i nur 2009-05-20, 21:47
|
|