TESANÜD Moderatör
Mesaj Sayısı : 133 Kayıt tarihi : 26/01/09
| Konu: ÇOCUĞUN KIYAFETİ 2009-02-04, 11:12 | |
| ÇOCUĞUN KIYAFETİ
Çocuklarda haya hissinin gelişmesi için gereken terbiyeyi vermek, çocuk terbiyesinde en önemli yeri işgal eder. Haya hissi, nasihatten daha çok, İslâmi adaba uygun yaşayış ile gelişir. Başta adaba uygun giyinmek, konuşmalarda ciddiyet ve gayr-ı ahlaki durumlara karşı gösterilen hassasiyet gibi hususlara dikkat gerekmektedir. Buluğ öncesi çocukların küçük yaşta oluşları düşüncesiyle kız çocuklarının başını örtmemek ve kısa giydirmek, erkek çocuklara da moda namı altında dar veya kısa pantolon gibi giyimler, haya hissinin gelişmesine manidir.
Peygamberimiz A.S.M. bir hadis-i şeriflerinde mealen:
“Çocuğun avretine riayet edin ve onu örtün. Zira onun avreti de büyüğün avreti gibidir. Allah, avretini açana rahmet nazarı ile bakmaz” buyurmakla vicdaniyatın ve ulvi hislerin teşekkülünde en önemli hususa dikkati çeker.
İslâm terbiyesinde çocuklar bu hassasiyetle korunurken, yabancı ve buluğa ermiş erkeklerin, buluğ öncesi çağındaki çocuklara karşı ciddiyetlerini muhafaza etmeleri, laubaliyane ihtilatta bulunmamaları tavsiye ediliyor. İmam-ı Azam Hazretlerinin Ebu Yusuf’a şu vasiyeti var.
«Henüz buluğ çağına yaklaşmış olanlar ile konuşma. Zira onlar birer fitnedir. Ama küçük çocuklar ile konuşmanda ve onların başlarını okşamanda mahzur yoktur.»
Vicdaniyata ait hisler, insanda tedricen olgunlaşıp teşekkül ettiğinden insanın istediği anda yaptığı ihtiyarî fiillerinden ayrıdır. Meselâ vicdaniyattan olan haya (Bak: İslam Prensipleri Ansiklopedi'de “Haya”maddesi) hissine sahip olan bir kadın bil-ihtiyar başını açsa, utanır ve yüzü kızarır. Utanmayı, niyet ve ihtiyariyle önleyemez. Ancak açık-saçık hayata meylederek zamanla ve tedricen vicdaniyatını bozarak utanmaz hale gelir. Tersine vicdaniyatını bozmuş bir kadın da, açık-saçıklığından dolayı, istese de utanamaz. Bütün vicdanî hissiyat bu kıyasla düşünülse, vicdaniyatını kaybeden insanın kendini ne dehşetli tedenniye attığı anlaşılır. Mevzumuz olan vicdaniyatı çok veciz ifade eden aşağıdaki parça şayan-ı teemmüldür. Şöyle ki:
«Hasenatın hayatı niyet iledir (yani livechillah olan niyet iledir). Onların fesadı ise ucub, riya ve gösteriş iledir.
Hem vicdaniyatın bizzat meş'ur olan ahvalinin damarı niyet ile ve ikinci bir şuur ile inkıta'a uğrar.
Şu halde amellerin hayatı niyet olduğu gibi, ahvalin de ölümü, bir cihette niyettir. Meselâ tevazu ki, bir haldir. Ona sun'î bir şekilde fıtrîlikten çıkarıp yukarıda geçtiği gibi ikinci bir şuur ile niyet etmek, vicdaniyatın bizzat meş'ur olan tevazuunu ifsad eder. Ve hakeza tekebbüre niyet etmek, fıtrî olan kibr-i nefs ve vakan izale eder. Ve yapmacık bir feraha niyet etmek dahi, onu uçurur. Hem gamgîn olmaya niyet etmek de, onu gevşekleştirir ve hakeza kıyas et!» (Mesnevi-i Nuriye (A.B.) sh: 403)
Kalbde hissiyat! vicdaniye şeklinde sabitleşmeyen ilim yalnız akılda kalıp, fiilî ve amelî tezahürleri görülmez. Nitekim bazı rivayetlerde, âhirzamanda ümmetin Kur'an okuyacağı fakat boğazlarından aşağı geçmiyeceği (yani vicdanda, kalbde yerleşmiyeceği) bildirilir. (RE. 301, 302)
İslâm terbiyesinde çocuklar bu hassasiyetle korunurken, yabancı ve buluğa ermiş erkeklerin, buluğ öncesi (*) Çağındaki çocuklara karşı ciddiyetlerini muhafaza etmeleri, lâübaliyane ihtilatta bulunmamaları tavsiye ediliyor. Ezcümle: İmam-ı Azam hazretlerinin Ebu Yusuf'a şu vasiyeti var:
«Henüz buluğ çağına yaklaşmış olanlar ile konuşma. Zira onlar birer fitnedir. Ama küçük çocuklar ile konuşmanda ve onların başlarını okşamanda mahzur yoktur.» (İmam-ı Azam'ın Ebu Yusuf a Vasiyeti. Serdengeçti Neşr. 1962 Ank. sahife: 6)
(*) Hanefî'de 4, Hanbelî'de 7 yaşına kadar olanlar küçük çocuk sayılır. (M.E. cild: 1, sh. 170) | |
|