|
| DUALARIMIZIN KABULÜ İLE ALAKALI BİR SUAL | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
muallim Moderatör
Mesaj Sayısı : 211 Kayıt tarihi : 25/01/09
| Konu: DUALARIMIZIN KABULÜ İLE ALAKALI BİR SUAL 2009-02-02, 23:20 | |
| Sual: Biz müslümanlar Allahtan çok şey isteriz. Allah-u teala bize istediklerimizin bir kısmını verir. ama bazı şeyler isteriz ki iyi de olsa Allah bize o dilegimizi vermeyebilir.sizce Allahın bize vermerdigi bu dileklerin sebebi ne olabilir.beni bu konuda bilgilendirirseniz çok teşekür ederim.ELCEVAB: Bu sualin cevabının anlaşılabilmesi için evvela duanın mahiyetinin ne olduğu bilinmelidir. …Dua bir sırr-ı azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir... Mektubat 299 p2...insanın vazife-i fıtriyesi; taallümle tekemmüldür, dua ile ubudiyettir. Yani: "Kimin merhametiyle böyle hakîmane idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninane besleniyorum ve idare ediliyorum?" bilmektir ve binden ancak birisine eli yetişemediği hacatına dair Kadı-ül Hacat'a lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve dua etmektir. Yani aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı a'lâ-yı ubudiyete uçmaktır. Sözler 316 p1Eğer desen: Bazan kat'î olacak işler için dua edilir. Meselâ: Husuf ve küsuf namazındaki dua gibi. Hem bazan hiç olmayacak şeyler için dua edilir?Elcevab: Başka Sözler'de izah edildiği gibi, dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zahirî maksadlar ise; o duanın ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir, hakikî faideleri değil. İbadetin faidesi, âhirete bakar. Dünyevî maksadlar hasıl olmazsa, "O dua kabul olmadı" denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi" denilir. Mektubat 301BEŞİNCİ NÜKTE: Dua, ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Çünki dua eden adam, duası ile gösteriyor ki: Bütün kâinata hükmeden birisi var ki; en küçük işlerime ıttıla'ı var ve bilir, en uzak maksadlarımı yapabilir, benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise; bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri o yapıyor ki, en küçük işlerimi de ondan bekliyorum, ondan istiyorum. İşte duanın verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u imanın halâvet ve safîliğine bak,قُلْ مَا يَعْبَوءُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَاوءُكُمْ sırrını anla veوَ قَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِى اَسْتَجِبْ لَكُمْ fermanını dinle. اَگَرْ نَه خَواهِى دَادْ نَه دَادِى خَواهْ denildiği gibi: Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.Mektubat 299 p1 Yukarıda ki ifadelerden de anlaşılacağı üzere dua bir ibadettir ve bütün ibadetler gibi faidesi uhrevidir yani bu dünya değildir.eğer istediğimiz iyi şeyleri Cenab-ı Allah niye vermiyor dersen evvela isteğimiz birçok şey dünyamız itibariyle güzel görünse bile ahretimiz nokta-ı nazarında güzel olmayabilir.bununla alakalı olarak Risale-i Nur şöyle demektedir;
En son muallim tarafından 2009-02-02, 23:24 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi | |
| | | muallim Moderatör
Mesaj Sayısı : 211 Kayıt tarihi : 25/01/09
| Konu: Geri: DUALARIMIZIN KABULÜ İLE ALAKALI BİR SUAL 2009-02-02, 23:21 | |
| ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Dua-yı kavlî-i ihtiyarînin makbuliyeti, iki cihetledir. Ya aynı matlubu ile makbul olur veyahud daha evlâsı verilir.Meselâ: Birisi kendine bir erkek evlâd ister. Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem bazan kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez, belki "Daha enfa' bir surette kabul edildi" denilir. Ve hâkeza... Madem Cenab-ı Hak Hakîm'dir; biz ondan isteriz, o da bize cevab verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder.Hasta, tabibin hikmetini ittiham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık, sıtması için sulfato verir. "Tabib beni dinlemedi" denilmez. Belki âh ü fîzârını dinledi, işitti, cevab da verdi; maksudun iyisini yerine getirdi. Mektubat 301 pson
İfadesinden de anlaşılacağı üzere C.Allah Hakîmdir. Kendi hikmetine göre bizimle muamele eder. Dolayısıyla dua vasıtasıyla istediğimiz şey bize verilmediği zaman -Müellifinde dediği gibi- Duam kabul olmadı denilmez.
Hem yapılan duaların kabul olması için bazı şartlar vardır dua her ne kadar bu şartlara uygunsa kabule o kadar karibdir denilir. bununla alakalı olarak Risale-i Nur şöyle demektedir;Birinci Sualiniz: Mü'mininmü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?Elcevab: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünki bazı şerait dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir. Ezcümle: Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur. Hem بِظَهْرِ الْغَيْبِ yani "gıyaben ona dua etmek"; hem hadîste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek. Meselâ:اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعَافِيَةَ لِى وَ لَهُ فِى الدِّينِ وَ الدُّنْيَا وَ اْلاۤخِرَةِ
رَبَّنَا اۤتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْلاۤخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ gibi câmi' dualarla dua etmek; hemhulûsve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazınsonunda, bilhassa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede,hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-ı icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür. O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.Mektubat 279 p3 ...Hastanın duasının makbuliyeti, ehemmiyetli bir mes'eledir. Ben otuz-kırk seneden beri, bendeki kulunç denilen bir hastalıktan şifa için dua ederdim. Ben anladım ki, hastalık dua için verilmiş. Dua ile duayı, yani dua kendi kendini kaldırmadığından anladım ki, duanın neticesi uhrevîdir; (Haşiye) kendisi de bir nevi ibadettir ve hastalık ile aczini anlayıp dergâh-ı İlahiyeye iltica eder. Onun için otuz senedir şifa duasını ettiğim halde, duam zahirî kabul olmadığından, duayı terketmek kalbime gelmedi. Zira hastalık, duanın vaktidir; şifa, duanın neticesi değil. Belki Cenab-ı Hakîm-i Rahîm şifa verse, fazlından verir. Hem dua, istediğimiz tarzda kabul olmazsa makbul olmadı denilmez. Hâlık-ı Hakîm daha iyi biliyor, menfaatimize hayırlı ne ise onu verir. Bazan dünyaya ait dualarımızı, menfaatimiz için âhiretimize çevirir, öyle kabul eder. Her ne ise... Hastalık sırrıyla hulusiyet kazanan, hususan za'f u aczden ve tezellül ve ihtiyaçtan gelen bir dua kabule çok yakındır. Hastalık böyle hâlis bir duanın medarıdır. Hem dindar olan hasta, hem hastaya bakan mü'minler de bu duadan istifade etmelidirler. Lemalar 215 p1(Haşiye): Evet, bir kısım hastalık duanın sebeb-i vücudu iken, dua hastalığın ademine sebeb olsa, duanın vücudu kendi ademine sebeb olur; bu da olamaz. Ey kardeşlerim ihtiyarlar ve hemşire ihtiyareler! Hadîs-i şerifte vardır ki: "Altmış yetmiş yaşlarında ihtiyar bir mü'min, dergâh-ı İlahiyeye elini kaldırıp dua ederken, rahmet-i İlahiye onun elini boş döndürmeye hicab ediyor." Madem rahmet size karşı böyle hürmet ediyor.. siz de rahmetin bu hürmetini ubudiyetinizle ihtiram ediniz. Lemalar 253 p2Mezkur ifadelerden de anlaşılacağı üzere dua bir ubudiyettir ve ubudiyetin ruhudur. Ve dua ile istediğimiz şeyler bizim heva ve hevesimize göre değil Cenab-ı Allah’ın hikmetine göre verilir. Bu sayede zahirde güzel görünen ama hakikat nokta-i nazarında hakkımızda hayırsız olan şeyler de hakkımızda hayırlı olacak bir şekilde kabul edilir. Ve maksudumuz olan şey verilmezse duamız kabul olmadı denilmez daha vakti bitmedi denilir. Bu vesile ile selam eder dualarınızı beklerim. | |
| | | Laedri Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 1 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 17/02/09
| Konu: Geri: DUALARIMIZIN KABULÜ İLE ALAKALI BİR SUAL 2009-02-17, 18:30 | |
| Allah razı olsun soru sahibinin sayesinde biz de istifade ettik | |
| | | | DUALARIMIZIN KABULÜ İLE ALAKALI BİR SUAL | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| En son konular | » GAYR-İ MÜNTEŞİRLERİ NASIL EDLDE EDEBİLİRİM. tarafından kadir1987 2014-09-27, 22:04
» Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler diye kalbe ihtar edildi tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:53
» Öyle bir kanun, ancak şeriattır tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:46
» Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:22
» Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsîrinde îmânı şöyle ta’rîf etmiştir: tarafından Ashab-i kehf 2014-03-24, 16:16
» KABİR, ÂLEM-İ ÂHİRETE AÇILMIŞ BİR KAPIDIR. ARKA CİHETİ RAHMETTİR, ÖN CİHETİ İSE AZABDIR. tarafından NİSA 2009-12-28, 13:03
» Bunun Hikmeti Nedir? tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:45
» Herseyde o var tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:42
» Bediüzzaman'dan Bİr Hatira tarafından cebel-i nur 2009-07-08, 09:35
» Lİsan-i- Hal KonuŞmadan Daha Önemlİdİr tarafından cebel-i nur 2009-07-07, 22:40
» BİR DAVA ADAMININ NOTLARI I tarafından kudüs 2009-06-09, 14:42
» Evet insan bir çekirdeğe benzer. tarafından muallim 2009-05-27, 14:37
» Roma'daki Papa dahi, kendisine resmen tebrik ve teşekkürname yazmıştır. tarafından muallim 2009-05-27, 14:23
» Taife-i mücahidîn olan Nur Talebeleri tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:27
» Herşey lisan-ı mahsusu ile Hâlıkını yâdeder, takdis eder. tarafından SEYİD 2009-05-26, 14:21
» ... Güneş'in vücudu gibi bu kâinata lâzımdır, zarurîdir. tarafından muallim 2009-05-26, 13:47
» BÖYLE PEK AĞIR ŞERAİT ALTINDA İMAN KURTARMAK HİZMETİ, HERŞEYİN FEVKİNDEDİR. tarafından muallim 2009-05-26, 13:17
» bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. tarafından muallim 2009-05-26, 13:05
» İslâmiyet, nev-i beşer için fıtrî bir dindir tarafından muallim 2009-05-23, 19:07
» Ali İhsan Tola abimizin vefatı tarafından cebel-i nur 2009-05-20, 21:47
|
|