Eğer şer'an intihar caiz olsaydı elbette Rus'un Başkumandanının ve İstanbul'u işgal eden itilafçıların
Başkumandanlarının kendi i'dam etmek vaziyetlerine ve divan-ı riyasette elli meb'usun huzurunda
ilk Reisicumhurun şiddetli hiddetine karşı tezellüle tenezzül etmeyen bir adam, elbette pek çok defa
bir âdi jandarma ve gardiyanın ve âdi bir memurun tahkirkârane ihanetleri ve iftiraları ve tazibleri ve
ağır tacizlerini gören adama, elbette ölüm yüz defa hayattan daha ziyade ona hoş gelir.
E.L. II- 131
Cenab-ı Hak sana ibahe suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin,
gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde
harama sarfedemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarfetmekle manen öldüremezsin.
Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazib edip katledemezsin.
B. L. 327
Kabir ise, intihar caiz olmadığından ve ecel gizli olmasından şimdilik elime geçmediğinden,
Şualar- 395
Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin îmanını kurtarmak yolunda
dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum.
Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harblerde, bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.
T. H. 629